25 Ağustos 2009 Salı

A Looking In View



hear foot steps creek the floor
the shadows give away
someone outside the door
won't let 'em in

life damaged gives to crime
a run down broke machine
that steals your piece of mind
before you know it's gone
lay down
lay

silence burning on your tongue
keep us separate

hiding in the darkest slumber
boiling to the surface

a looking in view too long on the outside
desperate plans make sense to the low life
a looking in view too long on the outside
desperate plans make sense to the low life

these things i hate in you
also reflect it seems
distortion laced with spite
teach you how to leave
lay down
lay

hiding in the darkest slumber
boiling to the surface
crawling on your skin discomfort
makes you brake and run and stumble fall

a looking in view too long on the outside
desperate plans make sense to the low life
a looking in view too long on the outside
desperate plans make sense to the low life

it's why you never tell me (what's on your mind)
it's why you never tell me (what's on your mind)
it's why you never tell me (what's on your mind)
it's why you never tell me (what's on your mind)

a looking in view too long on the outside
desperate plans make sense to the low life
a looking in view too long on the outside
desperate plans make sense to the low life

it's why you never tell me (what's on your mind)


BONUS: http://vids.myspace.com/index.cfm?fuseaction=vids.individual&VideoID=61479429

BitterWater'ın notu:Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, Alice in Chains geri döndü. Bu dönüşü seni beni yakar Serhat.
Adamlar napmış yav.
MUHTEŞEEEEEEEEEEEEEM
Layne! böhühü.

16 Ağustos 2009 Pazar

Ekmeğe bayılan kargaların en yoğun bulunduğu bölge burası. Gel gör ki çikolatadan bir ev yok. O masal da nasıldı ya.. Neyse.. Gerçi öbür taraf orman gibi de değil, hep kurak. Burdakiler karga mıydı ya.. Neyse.. Ekmek kızartmak güzeldir. Ekmeğe tereyağı sürmek. Sabah kalkıp kahve içmek de fena değil. Zaten ikisi bir arada olmaz. Gece ışıklardan uyuyamamak çok kötü. Bu kadar insan ışıkları açık bırakıp mı yatıyorlar acaba. Bilimsel açıklama yapıcak çevreleri şimdiden uyarayım ekmeğe bayılan kargalar tarafından taciz edilebilirsiniz. Birilerini bekliyor herkes sanırım. Yoksa neden kapanmasın ışıklar. Gözlerim bozuk olduğundan lens takıyorum. Gerçi ekmeğe bayılan kargalar pek lens sevmezler. Gece yatmadan önce lenslerimi çıkarıyorum. Sonra yatıyorum. Genelde uyuyamıyorum. Biraz camdan dışarı bakıyorum. Gökyüzünü seviyorum. Lenslerim gözümde olmadığı için pek net göremiyorum. Gökyüzü de uzak sanırım. Ekmeğe bayılan kargaların uzakla işi olmaz. Buralarda ekmek boldur. Uzaklaşmanın alemi yok. Zaten o çikolatayı da bırak , evde karpuz var. Sonra bir gün bir yerde oturuyorum , yanıma konuyor ekmeğe bayılan kargalardan birisi. Sen bilge misin diyorum. Ben kuşum diyor. İyiymiş diyorum, nedir bu ekmeğin olayı. Diyor ki; " Eskiden buralarda insan mı vardı sanıyorsun. Otdu böcekti derken karnımızı doyuruyorduk. Sonra evinden tut apartmanına kadar envai çeşit kompartımanı buraya getirip diktiler. Ne ot kaldı ne böcek. Arada bir belediye arabası geçiyor arkasından böcek ilacı döküyor, ne varsa ölüyor buralarda. Bu arada o arabanın arkasından koşturup dumana giren çocuklara sonradan ne oluyorsa büyüyüp her ironiye bilimsel açıklamalar yapıyorlar. İşte biz de hem karnımız doysun, hem de buraya dönerken yolu bulayım diye ekmek dökenler kaybolsun diyerek yiyoruz o ekmeği. Ben şahsen en çok haşhaşlı ekmeği seviyorum.". Şaşırıyorum. Kuş olsaydım uçardım, o zaman her yere giderdim diyorum. Uç uç nereye kadar diyor. Çoluk çocuğa selam söyle diyorum. Uçtular diyor.

14 Ağustos 2009 Cuma

Öncelikle..

Öncelikle şunu söylemem lazım; bu yazıyı okuduktan sonra dönüpte , hiç de öyle değil diyecek bir kısım arkadaşlar mevcut. Akıllı olsunlar. Heh..
Bildiğiniz gibi elde ettiğimiz için bedel ödediğimiz bir dünya burası. Özellikle en büyük bedeli mutluluklarımıza veriyoruz bir şekilde.. Her neyse. İşte bu durumun dünya üzerinde kırıldığı özel bir bölge var. Oranın adı Kadıköy. Biraz daha garantili olmasını istiyorsanız ise Moda derim. O özel bölgeye girdiğinizde zaten bunu hissediceksiniz. "Oğlum insan var ama kalabalık yok , bu nasıl iş " , "İyiymiş hakkaten buralar" temelli laflar gelmeye başlar. Sonra banklara veya taşlara oturduğunuzda hele ilk deneyiminizse sakin olmaya çalışın. Evet haklısınız çok güzel. Sakın abi çok mutluyum ama sonra bu mutluluğun bedelini vericem işte o zaman dünyam kararıcak demeyin. Bu bölge dediğim gibi özel bölge. İçki içiyorsanız bir şişe "Tellibağ şarap", sigaralara çok karşı değilseniz "Djarum Black" alın. Müzik dinliyecek aletiniz varsa içinde "Pearl Jam-Black " olsun. Hatta bu üçüne aynı anda sahipseniz bi anda "dürü düt düt dürü rü" leri içinizde tutamaz hale gelirsiniz. İster yalnız olun ,ister kalabalık bir grup olun, ister hüzünlü ,ister mutlu olun. Bu sınırlar dahilinde hayat aslında gerçek değildir. Size yaklaşan köpekleri de sevebilirsiniz, korkmayın ısırmaz. Alkolik de olmazsınız ondandan da korkmayın. Yazın olur kışın olur hep gidebilirsiniz. Sonbaharda giderseniz melankoli tavan yapar. Kışın giderseniz götünüz donabilir fakat dönmek istemezsiniz. Ne bileyim işte. En azından bir deneyin .
Böyle olmaması lazım demiştir belki bir adam. Bir bardak soğuk su içicek kadar bile güçlü değildir. Üzerinde bir örtü,o örtünün altından çıkabilecek kadar bile gücü yoktur. Çıplak ayakla yere basamaz. Yüzünü bile yıkayamaz. Örtünün altında kendi nefesini biriktiriyodur. Belki iki avuç içinin yüzüne dokunmasına ihtiyacı vardır. Belki çok üzgündür nerden biliyosun. Nerden biliyosun ki. Bişey mi kaybetmiştir diyosun şimdi. Aynı şeyler senin de başına gelmiştir eminim. Senli benli biraz laubali oldu ama kusuruma bakma artık. Gelir geçer bunlar mı diyosun. Belki bunların gelip geçiceğini düşündüğünden üzülüyodur. Belki hiç bişey diyememiştir. Kendi sesini unutmak istiyodur. Ama yarın uyandığında mutlu olucağından eminim. Tekrar saat bu saat olduğunda ne olur dersen yine böyle olmaması lazım demeye başlıycaktır belki. Böyle olmaması lazım hakkaten. Gündüz derin nefes alıp dimdik yürüyüp gece böyle fütursuzca mutsuz olunmaz. Ama bana gelse ve dese ki ; Ulaş neden böyle?. Derim ki ; Bilmiyorum. Bu ilk mi bilmiyorum. Ama son olmayacak. Umarım bana dönüp der ki; Hayatımda gördüğüm en saçma laf bu. Herşey yoluna giricek desene. Herşey güzel olucak desene.Bişey diyemem. Belki sesimi unutmak istiyorumdur.

12 Ağustos 2009 Çarşamba

pembe hayallerimiz
artık kül rengi
artık devrildi düz cümlelerimiz
şah davrandı bir kere
şimdi
hamleye muhtaç hamlelerimiz

doğrudur;
attığımız oklar hedefi vurmadı
yere de düşmedi fakat
belli ki yol uzun
belli ki yol sakat

sırtımız hançerlere mezar...
olsun
alınacak nefes varsa
gidilecek yol da var

karada kürek çekmek olmaz
denizde küreği bırakmak...
daha endülüs'e varmadık
nerden çıktı gemileri yakmak

İbrahim Yamaç

10 Ağustos 2009 Pazartesi

turn..

out there in the spotlight, your a million miles away
every ounce of energy, you try to give away
and the sweat pours from your body, like the music that you play
later in the evening, as you lie awake in bed
echos of the amplifiers, ringin' in your head
as you smoke the days last cigarette, remembering what she said..

but here i am, on the road again
here i am, up on the stage
here i go, playing the star again
there i go, turn the page

Why is he silent? Is he blind?

9 Ağustos 2009 Pazar

Dünya fazla şekerli gelmeye başladı şekersiz kahveye alıştıktan sonra. Ayakkabılar vursun ayaklarımı, güneş gözümü alsın ki çok korktum çok ağlayanlardan olduğunu anladığımda. Tek ayak üzerinde gözlerimi kapattım. Yere çarpana kadar sabredemedim bir türlü. Aslında o tepeden aşağı bakan koca kulaklı, aptal köpek olmak isterdim. Hiç olamadım.
Sabah kalk..
Alarmı (türkçesi ne lan) durdur.
Alarmın çalışından takribi 3 saat sonra yataktan çık.
Çaydanlığa(demirden yapılmasına rağmen) su koy.
Sonra duşa yönel.
Banyonun kapısına çarp.
Gözlüklerini henüz takmadığını hatırla.
Nedense dönüp gözlük ara ama bulama.
Sonra zaten takmayacağını farket.
Tekrar banyoya git.
Tekrar kapıya çarp.(Bu sefer daha güzel çarp.)
Duşa gir çık.(Ayrıntılar daha sonra)
Odana gelip bilgisayarın tuşuna bas.(Tabi ki giyindim)
Sonra gitarı gör, çalmaya çalış.
Sonra bi cızırtı duyup mutfağa koş.
Kaynamaktan azıcık kalmış suyu komik çocuklu favori bardağında kahvenin üzerine koy.
Bi bak ki bilgisayar açılmış.
Rainbow'un best of albümlerini playliste at.
Sözlüğe gir.
Sözlükten çık.
Kahveni iç.
Canın sıkıl.
Bloga gir bunları yaz.
Yazarken kahveni iç.
Biten kahveden tatmin olmayıp tekrar su koymaya git.
Dönerken komidine çarp.(gözlükleri hala takmamış olmak..)
Yazıyı postlamadığını farket.
Gönder gitsin.(Gömün gitsin.)

6 Ağustos 2009 Perşembe

Saç uzatmak veya Casper: the Friendly Ghost

Öncelikle saçlarınızı kesmezseniz uzar, malumunuz..Saçlarınız uzadıkça eğer özünde kıvırcık veya dalgalı saçlıysanız o saçlar belli dönemlerde başa çıkılmaz hale gelir. Tabi belli çevrelerden saçlarınızı kestirmeniz gerektiğine dair ünlemler(!) alırsınız.İşte bu dönemlerde öncelikle yapmanız gereken saçlarınızın kısa olduğu zamanlardan bir resminizi bulmak.


(Bkz:Resimdeki Ünlü)

Ardından kendinizi sanatsal yapıtlardaki fantastik karakterlerle özdeşleştirin.



(Aynısı lan!)


Peki şimdi ne yapacağız?. Şimdi saçlarınızın uzamış haline dair resimler bulmalısınız.

(evet burnum büyük)
Şimdi bulduğunuz üç resime hızlıca bakın. Eğer 10 dakika boyunca bu işlemi yaparsanız California sahillerinde üstsüz güneşlenen latin piliçleri görebilirsiniz.
Demem o ki saçlarınızı sevin. Kremleyin onları(oh bebek).

4 Ağustos 2009 Salı

Saç

Ciyuuuuuuuv diyerek bana doğru geliyordu .Kulağımı ondan sakındım.. Elimle onu en yakın çayırlara savurmak isterken saçlarıma yol aldı. Sonra saçlarımın içine girdi. Artık onunla birdik.Sesi kafamda yankılanıyordu. Bir kaç sabah beraber kahvaltılara gittik, öğlenleri brançlara.. Akşamları ona soslu makarnalar yapıyordum. Zamanla ilişkimiz monotonlaştı. Konuşmamız lazım dedim, beni pek umursamadı.Çık ordan da erkek erkeğe konuşalım biraz dedim, lakin yine sallamadı beni. Güç kullanmak zorunda kaldım. Elimle saçlarımı ahenkle dans ettirdim. En sonunda dışarı geldi. Lan ne adamsın iki laf etmiyosun dedim. Abi ben Michael Jackson ım dedi.Aa dedim. Neyse abi ben kaçayım yengen bekler, hadi eni vici vokke dedi. Eyvallah dedim. Uçtu gitti...

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Sabahtan beri eşek yüküyle kahve içince daraldım arkadaş.Ondan kesin.

Piratesryche

Dust into blood,
Rocks into blood,
Engineers of digital;
Code into me.

Freedom in money,
Freedom in pills,
Architechts of skydivers;
Dive into me.

You Fools!
It is the age of piracy and gambit,
Rise the brute,roll the dice,
Coming to convert you into mice.